Uzun süre bir şehirde takılı kalmakta istemem bana kalsa
İnsan hayatının değişik dönemlerini farklı yerlerde yaşasınki kendini zenginleştirsin,
yepyeni insanlarla tanışsın,
Yeni bir düzen kurmak karmaşası tekrar başlasın
Tabi gez gez bununda sonu yok elbet yerleşik yaşama geçeceksin tabi ama bu neresi olacak o kadar merak ediyorum ki hem merak ediyorum hem bilinmezlikten korkuyorum
Her dönemecin kendine ayrı düşüncesi
Ne olacak bakalım soruları , karmaşası ayrı...
Umarım iyi olur :))
İşte bu kitaplar #tekrarokurum kitaplarım
daha birçok kitap var ama şimdilik bunları seçtim.
Mina Urgan a olan sevgim hayranlık düzeyinde !
Ece Temelkuran yazsın ben okuyayım !
köşe yazılarıda harikaydı keşke devam etse , Kitapları ise muhteşem!
Uyandığında ise harika kurgusuyla beni kendine bağlamış bir kitap
Okurken içime sıkıntılar bastı bazen ama ayrı bir güzelliği vardı.
Neden ?
Çünkü o iç sıkıntısını öyle anlatmışki bazen tamda hepimizin içine çöreklenip kalkmayan cinsten bir ağrı...
Anlatamadığın anlatsanda kimsenin anlamayacağı bu halimden kurtulmalıyım dediğin fakat bir türlü kurtulamadığın , bazen gülmenin kırıntısının bile içinden gelmediği anları anlatmış Ayfer Tunç.
Kendini gerçekleştirememiş gerçekleştirmesine izin dahi verilmemiş biri var bu romanda.
Bizden biri olmak istemediğimiz fakat hayat bu belli mi olur sürükleneceğimiz biri .
Sadece yaşıyor olmanın bile zor geldiği bir kahraman .
Hayatın bizim için belirlenen rolleri vardır ya onlara uymuş böylelikle kendini bir kutuya hapsetmiş bir insan !
Ve sisli hayatının içinde derdini anlattıkça etrafını görmeye başladığı bir dert ortağı Madenci.
Romanın ortalarına kadar çatladımm resmen
İçime dert oldu Ne be bunların derdiii diye diye dolandım durdum .
Okuyun sizinde içinize dert olsun bu kitap :)
Okuması lezzetli bir kitap bunu ancak böyle anlatabiliyorum akıcı gerçekten akıcı ve cümleler
Ahh o cümleler !
Minik bir konuşmadan çıkan derinlikli cümleler .
Acaba yazar olsam ben nasıl yapardım cümlelerimi kurar onlara hikayeler anlattırırdım heralde
Yürürken içinden kurduğun cümleleri hatırla günlük hayat meseleri değil
Kendi içine döndüğün anları unutma
O anlar kurtaracak seni
O anlar dolduracak hayatının içini
Bir insanın kendini tanıması er geç her insanın uğraşacağı bir mesele !
Kaçmanın ne faydası var ?
Bazen olur ya bir kitaba elinize alırsınız
Ve size ilaç gibi gelir
Sizi size anlatır
adeta senin sorularını sorar
İçinde olmaktan korktuğun umutsuzluğu anlatır.
Yapılacak şey hayatın içini doldurmak o zaman!
Güzel günler dilerim ...
Güneşli günler !!!
Baştan bu filme ne kadar bayıldığımı izlediğim her sahnesinde işte hayat bu
Başka ne isterim diye defalarca düşündüğümü söylemek isterim !
O sountrack beni benden aldı ki soundtracklar benim için her zaman daha anlamlıdır
Çünkü bir yaşanmışlığa dahildirler
Şarkılar yaşandıkça güzelleşirler !
Bu şarkılar benim hayatımı güzelleştirdi ...
başrol kızımızın egodan bu kadar uzak oluşu ve her şarkının yaşanmışlıkları içermesi muhteşemdi !
Gerizekalı bir sevgiliniz varsa bol bol şarkı yazılabiliyor demekki temalı filmimiz kızın insanı şaşırtan hoşgörüsüyle vay arkadaş dedirtsede çok güzel film !
Deliler şehrin heryerinde şarkıları kaydettiler ve bu filmi güzel yapan şey Samimiyeti
İçimi ısıtan güzelliği burda !
İçinde sevgiden bir tutam , Aşk , batmışlık , hayata her zaman devam edilmesi , son dediğimiz şeylerin başlangıç olduğu ( klişe biliyorum ama ben biraz klişe bir insanım kabul edin :) ) var !
Bazı anlarda dunyanın yükü sırtındaymış gibi oluyorya aslında ne kadar minik dertlerimizde boğuluyoruz,
Neden nefes alamıyoruz bazen ?
Başlamak için gerekli heyecan içimizde va sadece onu canlandırmak gerek
Hep söylüyorum bize yaşamak için umut gerek !
Hava su Yiyecek Birde umut !
o olmazsa hayatın ne tadı ne tuzu kalıyor !
Umut havadan inmiyorki insana keşke öyle olsa umut verecek insanlar olmalı
Ben son zamanlarda kendi adıma konuşayım bana umut verecek şeyler oldu
Gördüm hayatta güzel insanlar var naif, kültürlü , nazik insanlar ve böyle olmak için uğraşmıyorlar hayır özleri böyle .
bu muhteşem birşey insanın etrafında pek çok insan yok böyle .
Size bahsetmiş miydim KİTARO ya olan
hayranlığımdan!
Yaptığı müziğe o kendini müzikle bir hisseder
görüntüsüne ki ben gerçektede öyle olduğuna inanıyorum .
Hissedilmeden yapılacak bir müzik değil KİTARO
Bir dünyadır ...
Gözlerinizi
kapattığınız anda görebileceğiniz siz nehirlerin yanına dağların
tepesine götürebilecek ve orda ruhunuzu sakinleştiren bir müziktir .
Kitaro (喜多郎 Kitarō), asıl adıyla Masanori Takahaşi,
yaptığı müziğe New age demiyor
''Kitaro'yu, müzik dünyasındaki son hareketlerden "New Age" müziğin seçkin
isimlerinden biri ve belki de en ünlüsü olarak tanımlamak kolay bir yol
olacaktı ama Kitaro bunu reddediyor. Sınıflandırmanın, bir kalıba
sokmanın, müziğinin ufkunu daraltacağından çekiniyor. Ve ekliyor: "New
Age ayrımı yaklaşık 20 yıl önce oluştu. Bense bu müziği yıllardır
yapıyorum ve New Age olsun diye yapmıyorum. Müzik dünyasında da artık
bazı şeyler değişmeli, tarzlar yeniden ele alınmalı. Bir isim takma, bir
kategoriye ayırma mecburiyeti varsa başka bir isim versinler" diyor ve
gülerek şu ismi koyuyor: "Kitaro kategorisi..."
Bazı müzik eleştirmenleri daha yakın benzetmelerle, Kitaro'nun müziğine
"ses resimleri" ya da "zihin müziği" tanımını getiriyorlar. Kitaro ise
şöyle diyor: "Bir ressam doğaya bakar, fırçasını renklere batırarak
tablosunu yapar. Ben de doğaya bakıyor, fırçamı seslere batırıyor ve
melodilerle bir kainat tablosu yapmaya çalışıyorum."
"Kitaro'nun sesine yalnızken ulaşabiliyorum" ''
Benim Kitaro 'ya olan bağlılığım dört beş yaşlarımda başladı
O zaman kaset çektirirdik babam Kitaro nun müziğini yeni keşfetmişti
Ve tüm kasetlerinden birer tane edinmiştik .
Yanyana oturur Gözlerimizi kapatır ve hayalgücümüzün götürdüğü yerlere giderdik kırlar tepeler minik bir kızın hayalgücü ne kadar olabilir demeyin inanın şimdiki halimden çok daha geniş bir hayal dünyam vardı adeta bir filmin içinde yaşardım.
Sürekli hayal kurardım halada kurarım vazgeçilmez bir alışkanlık ama büyümek törpülüyor hayalleri nedense bırakmamalı insan hep tutunmalı aslında hayallerine !
İşte benim müziğe olan sevgim, sanata olan sevgim, asya kültürüne, enstrümental müziğe olan ilgim o zaman başladı ve şimdiye kadarda hep devam etti !
'' Eserlerinde doğaya ve insanlığa çağrıda bulunmasından bahisle günümüzü
nasıl değerlendirdiğini, bir sanatçı olarak nereye varmak istediğini,
beklentilerini sorduk. "Hayat felsefem doğal ve sade olmak" diyor
Kitaro. "Günümüz insanının sahte idealler peşinde koşarak doğal
benliğinden ve gerçek huzurdan uzaklaşmasını kabul edemiyorum.
Çatışmalar, ruhi hayattan ayrı kalınmasından kaynaklanıyor. His, ruh,
yardımlaşma, paylaşma.. İnsanlar ne kadar ilgisiz bu yüksek değerlere!
Kendi tatminlerinden başka bir şey düşünmüyorlar. İçi boş ve geçici
mutluluklarla kendilerini aldatıyorlar. Ne yazık ki bütün dünya gibi
kendi vatandaşlarım da bu fırtınaya kapılmış durumda. Hayatlarını
rekabet yönlendiriyor. Fakat herşeye rağmen insanların sonunda doğruyu
bulacakları ümidiyle yaşıyorum ve eserlerimde bunu seslendirmeye
çalışıyorum." ''
Hadi açın müziği gözlerinizi kapatın ve kendi içinize dönün şu 24 saatte insan kendine o kadar az vakit ayırıyor ki Kendinize zaman ayırın :)
İki tane en sevdiğim parçalarından ekledim
Güzel günler dilerim müzikle içiçe günler ! :)
Röportajdan alıntılar yaptım Röportajın aslını şu adreste bulabilirsiniz :
Trevanian 'ın kitaplarının hep güzel yorumlarını okuya okuya arkadaş bir ben mi kaldım okumayan diye dertlere gark olmuştum !
Günlerden bir gün yine sahaftayım hahahh alakası yook bulduğum tek bir sahaf var burda oraya dadandım resmen neyse orada gezer ikeeen karşıma şibumi nin çıkmasıyla tüm dünyam değiştiiiiiğğ
Hemde eski basımıydı şimdiki olan bembeyaz kapak tasarımlarından daha güzel bence ben bunu asya kültürüne olan ilgimden dolayı daha çok sevdim !
İlk başta kitap çok değişik başlamasına rağmen elimde bir sürü kitap ve hepsine aynı anda başlayıp yarım bıraka bıraka devam ettiğim için süründü biraz .
Ama devam ettiğinizde hikaye sizi alıp götürüyor
Go oyunu , asya kültürü , Japon gelenekleri kitabı ilginç kılıyor .
Olay örgüsü de yarıya kadarr eee ilk baştaki olay nereye kayboldu acaba diye geçerken daha sonra çok güzel bir şekilde hikayeyi birbirine bağlıyor .
Ben daha felsefi bir kitap bekliyordum karşımda fakat arada çok derin bölümler vardı gayet güzel bir biçimde aralara serpiştirilmişti.
Ben bitirdiğimde içimde kitaba dair ne kadar naif bir kitaptı dedim aslında hikaye naif değildi
Ama Nicholai Hel'in o iç huzuru Hanna ya olan sevgisi ,
Bahçesine olan içler ısıtıcı ilgisi bende bu duyuguyu uyandırdı .
Bence okuyun ve o güzel naifliği sizde farkedin :)
Evet Lüküs Hayat müzikalinden bahsediyorum . Geçen seneden ber ay gitsek of sınav aman vizeee final ne zaman geldii derkeen gidemedik ve sonunda bu sene uygun bir zamanda gittik :)
İyikide gitmişiz öncelikle şunu söylemeliyim biz balkonda oturuyorduk ve bilet almaya gittiğimizde sadece en arka sıralar kalmıştı istek o kadar çoktu ki bu oyunun kaçıncı sahnelenişi Mersin'de şaşkınlık verici bir durum bu kadar zaman sahnelenmesine rağmen hala salonu dolduruyor olması müzikalin başarısının bir sonucu bence.
Ben ilk defa lüküs hayatı izliyordum hep adını sanını duyup şarkısını ezbere biliriz ama izlemek apayrı bir zevk!
Ah o zeynep rolündeki oyuncunun içtenliği sahnedeki rahatlığı bizi bizden aldı o ne zaman gülse bizde eş zamanı gülmekten kırıldık :)
Bu ayrı bir olay sahnede oynarken elbette yılların verdiği bir güvende vardır fakat o rahatlık seyirciyede yansıyor ve diyorsun ki bu insan başka bir meslek yapmamalı bazı insanlar doğru mesleği bulacak kadar şanslı olabiliyor umarım kendiside bizim düşündüğümüz kadar mutludur .
Oyunun sonunda hemen hemen tüm seyirciler tek bir ağızdan Lüküs Hayat şarkısını söylüyor o birlik bütünlük o kadar güzelki sırf onun için bile gidilebilir !
Devlet opera ve balesi nin gösterilerini ben kaçırmamaya çalışıyorum çünkü günlük hayatıma zenginlik katan hayatımı güzelleştiren anlar bunlar
Tek istediğimin kafamı dinlemek , doğru düşünüyor muyum çözmeye çalıştığım bir zamandı sahile indim .
Yürüdüm insanlar arasında izledim onları
genelde yürüyüş için değil insanların davranışlarını izlemek için ve onlara hikayeler yazmak için giderim.
Çünkü her insanın bir hikayesi olmalı en azından biri onlar için hikayeler yazmalı,
hiç tanımadıkları biri onları anlatmalı ve hayatlarına bir minik resim fırçası dokunmalı .
En önemli tarafıda benim onların hikayelerini anlattığımı bilmemeleri .
Bazen ama çok arada bir düşünürüm biri benim için hikaye yazmışmıdır hiç benim gibi bir manyak daha varsa onu bulmuş oluruz böylece .
Akşamüstleri güzeldir helede bu şehirde sahil kalabalıktır yürüyüş yapanlar yaşlı çiftler, okuldan çıkan öğrenciler , kenarda oturmuş denize dalıp gitmişler ( kanımca en çok hikayede onlardan çıkar ) , gelinlerinden dert yanan dertli kaynanalar, kilo vermeye odaklanmış insanlar , yürüyüş yapmaya çıkıp sahilde mısır albenisine dayanamayanlar neler neler
Gelip izlenmeli ve o insanların arasına karışılmalı ancak o zaman anlarsınız beni .
Yürüyüş yapacağım ama o kadar güzel bir manzara varki izlenmesi lazım o manzara onu hakediyor
'' Bir yeri çok fazla sevmemek lazım ayrılınca duyacağın üzüntüde eş oranda artacak ''
diye düşündüm .
Ama ben nereyi uzun süre sevebildimki yeter bu şehir bu kadar. Yeni hikayeler gerekli bana yeni insanlar tanımalı insan , yeni ve hiç bilmediği bir hayatın içine atlamalı ancak o zaman tekrar birşeyler kurmaya çalışırken o ilk başlangıçların heyecanını hissedersin!
Oturdum o manzaranın hakkını vermek için üzerime düşeni yapmak için açtım güzel bir müzik o sırada anne kedi ve yavru kedi birden yanımda beliriverdi ama ilk dikkatimi çeken ikiside oldukça temizlerdi bir sokak kedisine göre oldukça bakımlı .
Her canlının küçük minik hali daha bir şirin olduğu için yavrusu şirin mi şirin oyunlar oynamak istiyor hopluyor zıplıyor derken kayalıkların arasına daldı birden ordan oraya zıp zıp birşeyler arıyor oyalanacak
Annesi ne yapacak diye baktım ilk başta hiç kılını kıpırdatmadı sadece izledi gözden kaybolunca koşturdu yanına
Beni tehdit olarak algılamış olmalı ki ters ters baktı önce inceledi beni sonra kendide yemek aramaya seyirtti .
Bu sırada uzaklaştı yavrusundan yavrusu hala benim gözümün önünde .
Anne kedi uzaklaştı sonra bana baktı baktıki hala ordayım oturuyorum ve kendide yiyecek aramaya devam etti benim orada kedi bakışından anladığım şey emanet etmesiydi.
Şaşırıp kaldım o minik hiç birşeyin farkında değil oynuyor öyle sonra bir an annesini aradı yok zıpladı bakındı etrafına yok bende gözden kaybettim zaten sonra benim yanıma geldi oturdu uslu uslu bekledi annesini .
Annesi gelincede burunlarını birbirlerine değdirdiler bir tür sevgi gösterisi olarak algıladım ben .
Şu varki konuşmadan birşeyler anlatabildiklerini veya duygularını hissetmenin o kadar kolay olacağını düşünmezdim .
Annenin varlığı bir çocuk için o kadar değerli ki
Başka bir yere gitsende yanında güvende hissettiğin yer senin evin senin ailen !
Elbette uzakta yaşanabilir fakat olduklarını bilmek o apayrı bir duygu...
Bazı şarkılar seni seçerler tam zamanında denkgelirler iyi gelirler sana .
O şarkılardandı tamda bugün gelmiş bulmuştu beni ...
Her zaman hayat içindeki güzellikleri görebilmeliyiz en sinirli halimizde bile karşımızda oyun oynayan bir çocuk güldürebilmeli seni
veya bir minik kelebek sonbaharın orta yerinde çıkagelmişse bu mucize değilde nedir?
O kelebek senin onu görmeni bekliyor yaşam amacı ne kim bilir??
Ama benim hayatıma bir anlık o kadar fazla şey katıyor ki !
Anlamam içindeki çocuğu öldüreni ve etrafındakileride vazgeçirmeye çalışanları.
Ne zarar gelir zaten her koşulda hayatta üzülmüyor muyuz
Azıcık çocukluk her büyüğün hakkı değil mi .
Şimdi size büyülü bir hikaye anlatacağım
içindeki çocukla büyüyebilmeyi bilmiş bir kadının hikayesi
Mutlu sonla bitsede hayat ne zaman tamamen toz pembe olmuş, olur iş değil elbette..
Vardır ya anonim haline gelmiş bir söz hayattaki griler falan filan .
elbette herkesin bir yerde hayal kırıklığı olur önemli olan aşabilmek önemli olan o kırıklığı olabildiğince sarabilmek eğer affedebilecek kadar geniş kalpliysen affedebilmek.
Hayat ona aşk dediği büyülü duyguyu yaşayabilmek için yeterince şans vermemiş acılı bir olay
ama onun dünya görüşünde ki güzellik keşke hepimizde olsa
Sanatçıların hamurundaki hayalgücü biraz fazla kaçmış sanki
ama ne iyi olmuş onlar olmasa hayat tamamen çekilmez olurdu :)
İkiside kırık bu tiplerin asıl güzellikleride orada ya zaten .
Birbirlerine olan inançları ve etrafındaki kimsenin kadına inanmaması bu kitapların basılmasını sağlamış böyleliklee nicee minik kuzuya uyurken hikayesini Beatrix Potter anlatmış .
Diyeceksiniz zaten sen her peri masalını dinlersin hepsinide çok seversin evet ben severim nitekim içimde inanmaya devam eden bir taraf var ki o vazgeçmiyor bu hayatta güzelliklerin masalımsı hikayelerin olduğuna inanan...
Kim bilir belki evvel zaman içinde insanlar pamuklar içinde yaşıyor ağaçtan elma şekeri topluyorlardı :))